Müslümanlar için hazırlanan sitenin tek amacı, adı islam olan dinlerin içinden gerçek dini almak gerisini çöpe atmaktır.
   
 
  TENKİD2
<33.> Rivayet kendi içeriğinde çelişkilidir, mademki rukye yapmanın bir mahzuru yok idiyse bunu peygamber neden yasakladı? Rukye, bir hastanın iyileşmesi için, onun üzerine okuyup üflemeye, muska ve efsûn yapmaya veya hastanın üzerine tükürmeye denir. Rukye yapanlar Kur’an ayetleri okudukları gibi, başka sözlerde söylerler. Örneğin:

34..... Hârice b. Es-Salt, amcasından rivayet ettiğine göre: O (Hâricenin amcası) bir kavme uğradı. Kavimdekiler onun yanına gelip;
Şüphesiz sen ozat (Hz. Peygamber)’ın yanından bir şey getirmişsindir, bizim için şu adama rukye yap, dediler ve kendisine iplerle bağlı bir adam getirdiler.
Hâricenin amcası sabahlı akşamlı üç gün adama Fâtiha sûresini okudu. Sûreyi her bitirişinde tükürüğünü biriktiriyor sonrada tükürüyordu. Adam sanki kösteğinden kurtulmuş gibi oldu, (iyileşti) (Delinin arkadaşları) rukye yapan zata (ücret olarak) bir şey verdiler. Adam, Resûlullah (s.a.)’a gelip durumu haber verdi.
Efendimiz (s.a.)
“Ye, ömrüne yemin ederim ki, kimileri bâtıl bir rukye ile yerler, sen ise hak bir rukye ile yersin.” buyurdu. (Ebu Davud, cilt 12 s.496 rivayet 3420 Şamil Yayınevi 1991; Ahmet b. Hanbel V. 221)

Kur’an, içindeki bilgilerden istifade etmek suretiyle, doğru yolu gösteren , nasihat eden, uyaran, İslam dini için gerekli bütün bilgileri ihtiva eden bir kitaptır. O ne ölülerin üzerine okunmak için, nede okunup üflendiğinde hastaları iyileştiren bir kitab değildir.
Hele Kur’an’ın okunup, ondan sonra şifa verir diye hastaya tükürülmesi rivayeti Kur’an’a saygısızlık kastıyla uydurulmuştur.

Kur’an’ın bir rukye kitabı olmadığı hususunda, Kur’an’dan örnek verecek olursam, mealen:

- Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yâhut arzın parçalandığı, yâhut ölülerin konuşturulduğu bir Kur’an olsaydı (bu Kitab olurdu) Fakat bütün işler Allah’a aittir. İman edenler hâla bilmediler mi ki, Allah dileseydi bütün insanları hidâyete erdirirdi? Allah’ın va’di gelinceye kadar devamlı olarak inkar edenlere, yaptıklarından dolayı, ya ansızın büyük bir belâ gelecek, ya da o belâ evlerinin yakınına inecek, Allah, vadinden aslâ dönmez. 13/31

Görüldüğü gibi Kur’an okunduğunda ne dağlar yürür, ne yer parçalanır, ne de ölüler konuşur. Onun için Kur’an’dan bir rukye kitabı olarak bahsetmek, Kur’an’ın iniş nedenini esas amacından saptırmaya yönelik kasıtlı bir harekettir.

VII- CİN’LERİN KUR’AN DİNLEMELERİYLE İLGİLİ OLARAK UYDURDUKLARI HADİS ÖRNEKLERİ :

Alkame anlatıyor: “İbni Mes’ud (r.a.)’a dedim ki ’
-Sizden kimse, cin gecesinde Hz. Peygamber (a.s.v.)’e refâkat etti mi?”
“-Hayır, dedi, bizden kimse ona refakat etmedi. Ancak bir gece Onunla (a.s.v.) beraberdik. Bir ara onu kaybettik. Kendisini vadilerde ve dağ yollarında aradık. Bulamayınca: “Yoksa uçurulmuş veya kaçırılmış olmasın?” dedik. Böylece, geçirilmesi mümkün en kötü bir gece geçirdik. Sabah olunca, bir de baktık ki Hira tarafından geliyor.”
“-Ey Allah’ın Resulü, biz seni kaybettik, çok aradık ve bulamadık. Bu sebeple geçirilmesi mümkün en fena gece geçirdik” dedik.
- “Bana cinlerin davetçisi geldi. Beraber gittik. Onlara Kur’an’ı Kerimi okudum” buyurdular. Sonra bizi götürerek cinlerin izlerini,  Ateşlerinin kalıntılarını gösterdi............. (K.S. 786 C.4 S.243 B.1988. Alıntıları, Müslim, salat 150(450); Tirmizi, Tefsir, Ahkâf,(3254); Ebu Dâvud, Tahâret 42,(85). )

36- Ma’n İbnu Abdurrahman anlatıyor: “Babam merhumu dinledim. Diyordu ki:
“Mesruk’a sordum: “Kur’an’ı dinledikleri gece, cinler(n geldiğini) Resûlullah a.s.v.’a kim haber verdi?” Bana şu cevabı verdi: “Babam, yani İbnu Mes’ud bana bildirdi ki: “Onların yani cinlerin geldiğini bir ağaç haber verdi.” (K.S. 5589 C.15 S.441 B. 1992, Alıntıları Buhâri, Menâkıbu’l-Ensâr 32; Müslim, Sâlat 153,(450). )

Cinlerin Kur’an dinlemeleriyle ilgili olarak uydurmuş oldukları yukarıdaki sözlerin yanında, bu sözleri sanki hiç söylememişçesine şöyle demeleri gerçekten ibret vericidir:

37- İbnu Abbas (r.a.) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (a.s.v.) Cinlere Kur’an okumadığı gibi, onları görmedi de..........) (K.S. 846 C.4 S.343 B.1988. Alıntıları, Buhari, Tefsir, Cinn 1, Ezan 105; Müslim, Salat 149,(449); Tirmizi, Tefsir, Cinn,(3320). )

<37.> Rivayetin devamın da uzunca anlatım ve ifadelerin içinde, Cinlerin Peygamberin haberi olmadan peygamberden Kur’an dinlemiş olduklarını söylemeleri Kur’an’a uygun olmasına rağmen, insanların kafalarını karıştırma metotlarının gereği olarak uydurmuş oldukları 35 ve 36. Rivayetlerdeki ifadelerle 37. Rivayetteki ifadelerin ayrılık ve çelişkisi dikkat çekici olup, onların zihniyetini yansıtmaktadır.

Cinlerin Kur’an dinlemesiyle ilgili olarak, Kur’an’dan mealen:

- De ki! Bana vah yolundu ki, Cinlerden bir topluluk Kur’an dinlediler de şöyle dediler: “Biz hârikulâde güzel bir Kur’an dinledik. 72/1

Yukarıda meali yazılı ifadeler, Cin sûresinde geçmekte olup, buna göre Cinlerin Kur’an dinlediğiyle ilgili olarak, peygamberin ancak vahiyle haberi olmuştur. Bundan dolayı rivayetçilerin uydurmuş oldukları, peygamber kayboldu ve ona ağaç bildirdi gibi sözler, saygısızca uydurulmuş alayvari boş sözlerdir.

VIII- KUR’AN’I ANLAMA ANLAYIŞLARI VE KUR’AN’IN NASIL OKUNMASI GEREKTİĞİ KONUSUNDAKİ RİVAYET ÖRNEKLERİ

38-............ Ebû Hureyre şöyle diyordu: Resûlullah ( S ): “Allah, Peygambere Kur’an’ı teganni etmesi karşılığı kadar hiçbir şey için mükâfat vermemiştir” buyurdu.
Râvi Ebû Seleme’nin bir arkadaşı ona “Yeteğenne bihi” sözüyle “Yecheru bihi (= Demek istiyor)” dedi (; aslında: İstima’ etmemiştir” fakat bundan mûrad bol mükâfattır). (Buhari, Kitabu Fadaili-Kur’an, Hadis 43 S. 5116 C.11 Ötüken 1988 ).

Teganni etmek şarkı makamıyla söylemek demektir, yani Kur’an’ın şarkı sözü gibi söylenmesi gerektiğini rivayet etmişlerdir. Bu ise Kur’an’ın okunuşuyla ilgili olarak, Kur’an’da bildirilen şekle uymamaktadır.

Bu konuda Kur’an’dan mealen:

- Ey örtüsüne bürünen. 73/1
- Geceleyin kalk, yalnız gecenin birazında (uyu). 73/2
- Gecenin yarısın da (kalk) yâhut bundan biraz eksilt.  73/3
- Veyâ bunu artır ve ağır ağır Kur’an oku. 73/4

Görüldüğü gibi, Kur’an’ın ağır ağır yani güzel, tane tane ve açık okunması istenmiştir. Zira “Tartil” kelimesi bu manaya gelmektedir. Bu itibarla, Kur’an teganni edilemez! O şarkı sözü değildir. Rivayet uydurma olup, Kur’an’a uymamaktadır.

39- Ammâr İbnu Yâsir (r.a.) anlatıyor: Resûlullah (a.s.v.) buyurdular ki: (Kur’an’ı Kerimde zikri geçen) sofra gökten ekmek ve et olarak indirildi. Bu mucizeye mahzar olanlara, ihânet etmemeleri ve ertesi gün için, o yiyeceklerden ayırmamaları emredildi. Ancak onlar bunu dinlemediler, hem ihânet ettiler hem de yemeklerden ayırıp ertesi gün için sakladılar. Bunun üzerine ceza olarak maymun ve hınzır sûretine çevrildiler”. (K.S. 597 C.3 S.465 B.1988. Alıntısı, Tirmizi, Tefsir, Maide, (3063) ).

Bu rivayet Kur’an’a uymadığı gibi. İsa Peygamberin ‘ Havarilerine hakaret kastıyla uydurulmuştur. Havarinin kelime manası: Seçilmiş halis kimse olup, Peygamberlere taraftar çıkıp yardım edenler hakkında kullanışı ile şüyu’ bulmuştur.

İsa Peygamberin havarileri ve onlara inen sofrayla ilgili olarak, Kur’an’dan mealen:

- Ve Ben, Havarilere: “Bana ve elçime iman edin” diye vah yetmiştim. Onlar : “Biz iman ettik, Sen şahit ol ki, biz Müslümanlardanız!” dediler. 5/111
 
- Havariler demişlerdi ki: “Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” (İsa) : “Eğer mü’min iseniz Allah’tan korkun” demişti. 5/112

- “ İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalbimiz iyice yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve bizzat görenlerden olalım.” dediler. 5/113

- Meryem oğlu İsa da: “Allah’ım, Rabb imiz, bizim üzerimize gökten bir sofra indir ki bizim için, önce ve sonra gelenlerimiz için (o gün) bir bayram olsun ve ( o olay ), senden bir delil olsun. Bizi rızıklandır, sen rızık verenlerin en hayırlısısın.” dedi. 5/114

- Allah buyurdu ki: “Ben onu sizin üzerinize indireceğim, ama ondan sonra sizden kim küfür ederse, ben ona alemlerden hiç kimseye yapmayacağım azabı yaparım.” 5/115

Görüldüğü gibi, İsa peygamberin Havarileri Allah’ın vah yetmesiyle iman etmiş kimseler olup, İsa peygamberin yardımcılarıydılar. Onların sofradan yemek çalmış olmaları söz konusu olmadığı gibi, maymuna ve hınzıra çevrilmiş olduklarının rivayet edilmesi bir iftiradır.

40- Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor:...............Resûlullah (a.s.v) buyurdular ki: Hz. Adem’in yaşı kırk yıl eksik olarak kesinleşince hemen ölüm meleği geldi. Adem (a.s) ona :
“ - Yani benim ömrümden kırk yıl geride kalmadı mı?” dedi. Melek :
“ - İyi ama, dedi, sen onu oğlun Davud’a vermedin mi?” Adem inkar etti zürriyetide inkar etti.........( K.S. 614 C.3 S. 488 B. 1998 alıntısı, Tirmizi, Tefsir, A’raf, (3078) 9.)

Tahdis edilen rivayette, Adem peygamberin ömür süresinden hibe yaptığı ve dolayısıyla ömür süresini bildiği iddia edilmiştir. Bu iddia Kur’an’a uymamaktadır.
Bu hususta Kur’an’dan mealen:

-Eğer Allah, insanları yaptıkları (her) haksızlıkta cezalandırsaydı, yeryüzünde tek canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir süreye kadar erteler. Süreleri geldiği zamanda bir saat dahi ne geri kalırlar, nede ileri geçerler. 16/61

- Kıyamet vakti hakkındaki bilgi, ancak Allah’ın katındadır. Yağmuru yağdırır ve rahimlerde olanı bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Yine hiç kimse nerede öleceğini bilmez. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır. 31/34

Görüldüğü gibi rivayet edilen hadisin aslı yoktur. Zira ecel takdir edilmiş kesin bir süredir, herkesin eceli kendisine aittir. Sürüleri geldiği zamanda bir saat dahi ne geri kalırlar ne de ileri geçerler. Hiç kimsede nerede öleceğini bilmez.

41- Yine İbn’u Âbbâs (r.a)’nın anlattığına göre, kendisine Cenâbı Hâkkın şu mealdeki kelamından sorulmuştur : “ Bilin ki onlar, Kur’an okunurken gizlenmek için iki büklüm olurlar. Bilin ki elbiselerine büründüklerinde bile Allah onların gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir. Çünkü O kalplerdeki olanı bilendir.”
(Hud 5)
İbnu Abbas (r.a) şu açıklamayı yapmıştır : “ Bunlar helada soyununca avret mahallerinin açılıp, o manzaralarının semaya ulaşmasından, keza hanımlarıyla cinsi mukarenet sırasında soyununca çıplak hallerinin semaya ulaşmasından korkup haya duyan ( Bu yüzden kendilerine sıkıntı veren ) kimseler hakkında nazil olmuştur. (K.S. 660 C. 4 S. 29-30 B. 1988 alıntısı Buhari, Tefsir Hud 1.)

Hud Suresi 5. Ayetinde, Kur’an’dan kaçmak için peygamberden gizlenip saklanan kimseler tenkit edilmiştir. Allah kendisinden hiç bir şeyin gizlenemeyeceğini belirterek bu şahısları tenkit etmiştir. Rivayette ise bu şahıslar, Allah’tan haya duyan şahıslar olarak tarif edilmiş ve kendilerince övmüşlerdir. Bu anlayışlarının Kur’an’la ilgisi olmadığı gibi, Allah’a karşı İslam da bu şekilde bir tesettür anlayışı olmayıp, Allah tan hiç bir şeyin gizlenemeyeceği de açıktır. Haya anlayışları buysa o zaman bilsinler ki, Allah’tan hiçbir şey gizlenemez.

Hud suresinin bu iddialarıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bu konuda Kur’an’dan mealen :
 
- İyi bilin ki, onlar O’ndan gizlenmek için göğüslerini büker (Allah’ın Resulünü görmemek, Kur’an’ı dinlememek için sırtlarını çevirir)ler. İyi bilin ki onlar, örtülerine büründükleri zaman dahi ( Allah onların) içlerinde gizlediklerini ve açığa vurduklarını hep bilir. Çünkü O göğüslerin özünü bilendir. 11/5

Ayet İslam dan kaçanlar hakkında inmişken, ayetle hiç ilgisi olmayan uydurma bir nüzul sebebi rivayet edilmiş olduğu açıktır.

42- İbnu Abbas (r.a) anlatıyor : “Resulullah (a.s.v)’ın arkasında çok güzel bir kadın namaz kılıyordu. Cemaatten bazıları onu görmemek için ön safa kaçıyor, bazıları da en arka safa geliyor, rüku ya vardığı zaman koltuğunun altından ona bakıyordu. Bu durum üzerinde Cenabı Hakk şu ayeti indirdi : “ And olsun, sizden öne geçenleri de biz biliriz, geri kalanları da biz biliriz” (Hicr,24), (K.S. 671 C.4 S.39 B. 1988 alıntısı, Nesâi, İmamet (2,118);Tirmizi, Tefsir, Hicr, (3122). )

Sahabedeler hakkında saygısızca uydurulmuş bu nüzûl sebebi rivayeti uydurmasının, Hicr Suresiyle hiçbir ilgisi yoktur. Hicr 23-24-25 ayetlerini mealen yazarsak iftira ettikleri ortaya çıkar. Şöyle ki :

-Biziz, elbette biz ki, yaşatır ve öldürürüz : Gerçek vâris olanda biziz. 15/23
-And olsun, sizden önce geçenleri de bildik, sonra gelenleri de bildik. 15/24
-Gerçekten onları toplayacak olan, Rabbin dir. O, hikmet sahibidir, bilendir. 15/25

Allah bu ayetlerle, yaşatıp öldürdüğünü, gerçek olarak mülkün kendisine ait olduğunu, ölüp gidenleri bildiği gibi gelecek olanları ; sonraya tehir edilmiş olanları bildiğini. Ölüp gidenlerle gelecek olanları bir araya toplayacağını bildirmiştir. Bu itibarla bu ayetlerin onların sapık nüzûl sebebi uydurmalarıyla bir ilgisi yoktur.

Hz. Enes (r.a), “ Rabbine and olsun ki hepsini yaptıklarından sorumlu tutacağız” (Hicr 92-93) ayetiyle ilgili olarak: “Onlar ‘ La ilahe İllâllah’ demekten sorumlu olacaklar” demiştir.”
 (K.S. 675 C.4 S. 43 B. 1998 alıntıları, Tirmizi, Tefsir, Hicr, (3126); Buhari hadisi bab başlığı olarak kaydetmişti.) )

Bu ayetler, Kur’an’ın bir kısmını kabul edip, bir kısmını red eden kimseler hakkında inmişlerdir. şöyle ki Hicr 89-90-91-92-93-94 ayetlerinin meallerini yazarsak durum açıkça anlaşılır. şöyle ki

-De ki: Şüphesiz ben apaçık bir uyarıcıyım. 15/89
-Tıpkı o bölücülere indirdiğimiz (azâb) gibi, 15/90
-Onlar ki Kur’an’ı parça parça ettiler. 15/91
-Rabb’ın hakkı için biz onların hepsine mutlaka soracağız: 15/92
-Yaptıkları şeylerden. 15/93
-O halde sen emr olunduğun şeyi açıkça söyle ve ortak koşanlara aldırma. 15/94

Görüldüğü gibi ayetler müşrikler hakkında indirilmişken, Müslümanlar hakkında indiği rivayet edilmiş olup, rivayet asılsız bir iftiradır.

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
 
müslümanlar bir arada olmalı
 
Toptan Allah'ın dinine sarılmak budur. ayrı ayrı inançlarla bağımsız hareketlerle din olmaz.
İşiniz ve zamanınızı Allah'a adayın.
Nasıl?
 
Önce birbirimizi tanıyalım ve ne yapacağımızı öğrenelim. Sonrası kolay.
Allah yolu çizmiş zaten.
Ana Tema ne?
 
Malın ve canın Allahın bunu biliyorsun. Cennet karşılığında sattın sen onu... Şimdi malın canın ve kaybederim diye korktuğun eşin, işin, ticaretin, evin yurdun varsa sen uzak dur. Müslüman olunca sen de gel aramıza. Tek kural şu ki, adın kim olursa olsun müslüman ve kimle olursan ol müslümanlar toplumundansın. Cemaatin olamaz, örgütün olamaz.Tek başına karar veremez ve uygulayamazsın. Allahın dini için insan sözleri bağlayıcı değildir ve kur'an dışında kaynak olamaz.
Sonuç,
 
Bu site sadece müslümanlara açıktır ve adı müslüman olup kendi olmayanlarla bizim işimiz yok onlar da bizi rahatsız etmezlerse seviniriz...
 
Tam 42397 ziyaretçi (92673 klik) burdaydı!
kur'andan değerli okunacak ne var? O halde önce kur'an burada anlaşalım... Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol