Müslümanlar için hazırlanan sitenin tek amacı, adı islam olan dinlerin içinden gerçek dini almak gerisini çöpe atmaktır.
   
 
  zalim - fasık- kafir
ZALİM - FASIK - KAFİR Sayfa başına git

ZÂLİM-FÂSIK
KÂFİR

Aslında Asr suresinde beyan olunduğu gibi insanlar ziyandadırlar. İşte, istisna tutulan iman eden ve bunu geçerli amellerle gösterenlerin haricindekiler rabbine nankörlük ederek ziyana girmiştir. Nankörlük kelimesi arapçada “küfr” kelimesi ile izah olunur. Nankörlük yapana da “kafir” ismi verilir.işte nankörlük, yeri geliyor fısk, zulüm, şirk gibi şekillerde ortaya çıkabildiği gibi, ayetleri uygulamamak sureti ile ya da karşı gelmek sureti ile yalan saymak şeklinde otaya çıkar…

Yani kafir kelimesi bu tür suçları işleyenlerin genel adı olarak alabiliriz. Yoksa ki kafirlik gibi özel fiil yoktur. Ya inkar, ya şirk, ya da illaki adı olan bir suç işlenmesi gerekir.
Anlaşılıyor ki, “ müşrik, zalim, fasık” gibi sıfatlar, nankörlerin, yani “küfür ehlinin” işlediği bir takım nankörlükler (küfürler) dir.

Kafir Allah'ın dinine inanıyor da olabilir inanmıyor da olabilir. Asıl kelime kökü ile örtmek demek olan küfr kelimesi dini ıstılah olarak hak olan bir şeyi yapmak ya da inanmak yerine, batıl olan bir şeyi yapmak sureti ile hakkı örtmek demektir. İşte böylece kafir hakkı örten kişi demektir. Ya da batıl örtüsüne sahip olan ve bu örtü ile hakkı örten anlamına gelir.

İşte örtü isimlerinden , fısk ve zulüm iki önemli kavramdır.
Bazı ayetlerin kafir diye suçlanan muhataplarının kimi zaman müşrikler hatta bazen de bakara suresi 8 ve 14 deki gibi Allah'a ve ahiret gününe inandık diyen ve inanan insanlara kendilerinin de mü’min olduğunu söyleyenler olduğunu görüyoruz.

Dikkat edin, her suç (yalancılık, hırsızlık, ğıybet, cihad etmemek, namaz kılmamak gibi) nankörlük yani küfür olmasına karşın kafir sıfatı ona verilmiyor. Çünkü bir şeyi adet haline getirip yapan ya da bir kez bile yapsa fark etmez, yaptığından pişmanlık duymayan, tevbe etmeyen kişilere bu sıfat veriliyor. Tam zıttı da geçerli ki, bir kez Allah'a itaat etti diye ya da tevhid kelimesini ağzına aldı diye de bir kişiye mü’min ve Müslüman denilmez…
Allah’ı ve ayetlerini örten kişi yaptığı bu nankörlükle kafir olabildiği gibi, Allah’ı ve kitabını kabul edip, bununla beraber başka dinlere de itibar etmek sureti ile maide: 44 ayetindeki gibi küfre düşerek aynı zamanda fasık ve zalim olabiliyor.Maide: 45-47

Tahrif etmek ne demek bilirsiniz, yerine başka şeyler koyup aslı gibi görme eylemine tahrif etmek diyoruz. Te’vil ise tahrif etmek isteyenlerin başvurduğu bir çeşit yoldur. Te’vil, bir dayanakla yapılan yorumlara ve açıklamalara denilir. Emellerine göre te’vil yaparak günümüz Müslümanları (!) fırkalara ayrılmışlar, bunun doğal bir sonucu olarak da (tıpkı bir tasavvufçunun bir önceki konuda değindiğimiz zikir kelimesinin tercümesini hatırlamak, öğüt almak olarak değil de direkt olarak zikir şeklinde yapıp, tercüme ettiğini iddia ettiği fakat aslında tercüme etmeyip aynen arapçasını aktardığı kelimenin içine kendi işine gelen anlamları soktuğu ve insanlara yutturmaya çalıştığı şekilde), bazı kişiler alim kisvesi ile fısk, küfr, zulüm kavramlarının içini boşaltıp, kendi te’villerini yerleştirerek farklı anlamlar yüklemişlerdir. Böylece tahrif işi sinsice yapılmış, birkaç kavram daha erimiş gitmiştir.
Halbuki ha fasık ha zalim ha kafir, cehennemlik kişilerin sıfatıdır ve suç olarak aynı şeylerdir.

Pek çoğu alim bilinen ve çoğunluğun desteğini alan bir takım insanlar, bu kelimeleri türlü şekillerde anlam kaymalarına uğratmış, Allah'ın asla mü’min görmediği fasık ve zalimleri nerede ise günah sahibi olan Müslümanlar saymışlardır. Hatta zalim de olsa idareciye itaati farz kılanlar, Rasulullah'ın “haksızlık (zulüm) karşısında susan dil şeytanın dilidir”, “kim bir kötülük görürse eliyle düzeltsin, gücü yetmiyorsa diliyle………” şeklindeki sertçe uyarılarına rağmen onlara karşı boyun eğme zilletini erdem sayacak hale gelmişlerdir.

Fasık bile olsa arkasında namaz kılınması caiz imamlardan bahsedilir olmuştur… Halbuki alemlerin rabbi ve her şeye gücü yeten rabbimiz fasıkları mü’min saymamaktadır.
“HİÇ MÜ’MİN KİMSE, FASIK BİRİ GİBİ OLUR MU?” 32:18
Fasık, yoldan çıkmış diye tercüme edilir meallerde ve günah olduğunu bildiği halde bile bile açık bir şekilde suç işleyen anlamındadır. Ğıybet eden, hırsızlık yapan, içki içen, namaz kılmayan ve sair şekillerde amelleri olan kişiler mesela…
Tevbe 24. ayete de siz bakın, fasık kavim için rabbimiz ne buyuruyor… ve fasıklara ait bazı sıfatları da görmüş olacaksınız inşaallah.

Fasıklar, mü’minlere zıt sıfattadırlar. Bunun nedeni ise şu ayetle belli oluyor:
“Münafıklar var ya işte onlar fasıklardır.” tevbe: 67

Kalbi emin , göğsü rahat insanlar sadece bu ayetle insan tanıma yolunda dev bir adım atabilirler. Şimdi düşünmeye başlayalım. Adam münafık… Nedir, inanmıyor ama inananların yanında inanmış gibi yapıyor… İnanıyor belki de, ama imanı öyle çürük bir bina ki, ona amel işletecek kadar bile gücü yok… Kısaca hiçbir ameli yapmıyor… Çıplak kadınlara bakarken inanan arkadaşlarının yanında başı önde geziyor, namaz kılmıyor ama arkadaşlarının yanında kılıyor, şirk sahipleri kesmiş diye et yemiyor ama yine dışarıda… Yani evinde bu tür etleri ayırt etmeksizin yiyor. Böyle cehennem ateşine karşı cesur bir insan ibadetlerini yapmamaktan veya günah işlemekten çekinir mi? Çekinmez! Peki kendisi tek başına iken sıkıntı çekmek pahasına, zarar etmek pahasına yalnız kalmak pahasına ibadet eden, tevbe 24. ayetin muhatabı olmaktan korkan bir insan, hiç başkalarının yanında değişir mi? Fısk ne büyük bir suç değil mi? Ayeti tekrar okuyun şimdi: “Münafıklar var ya işte onlar fasıklardır.” İnsan ancak münafık ise suç işlemekten çekinmiyor demek ki… günah işleyip de bile bile (Allah affetsin diye güya içlenen), fasık olan münafıklık alameti taşıyor demek ki…
Allah aşkına cevap verin, Allah'a ve ahiret gününe , cehennem ateşine inanıp da bir insan nasıl fasık olabilir? Dünya gibi değersiz hayatta, birkez bile ateş yakar inancından ötürü elini pişirmeyen, düşerim diye bindiği dalı kesmeyen bu kadar basit işleri yapamayan insan, nasıl olur da tarifi yürek parçalayan, ateşi kasıp kavuran akla gelince Allah rasulü ve ashabının gözünden yaşlar akıtan cehenneme inanıyor da sabah zaten hiç kılması nasip olmayan namazını kılamıyor da kadınlara zaaf duyup şehvetiyle baş edemiyor da yalanla arkadaş olmuş gidiyor…

Düşünmeye davet ediyorum herkesi… Allah rasulü ve ashabı aslında sıradan normal bir İslam yaşadılar. Zaten sıra dışı bir İslam yok da, onları sanki daha azı da yeterli idi de zahmet etmiş biraz fazla dini ciddiye alıp yaşamışlar, biz o kadar yaşamasak da olur canım, onlar gibi yaşayabilir miyiz hiç diye düşünenler için bunu söylüyorum.

İşte fıkhî terminolojide adı geçen fasık ve zalim kelimeleri, mânâ itibarı ile tahrif edilmiş, ayetlerle tanıtılan bu anlamlar çoğunlukla göz ardı edilmiştir. Mezheplerin tarih sürecinde pek çoğu kavramların tahrif edilmesi amacıyla siyasî saltanatlar tarafından suni şekilde oluşturulmuştur. Öyle bir mezheb kurmuş ki sultan, fasık bile olsa padişah müslümandır, fakat günahkardır, yine de ona itaat edilip birlik sağlanmalıdır diye halka vaaz ettirilmiş, böylece mesela A’zam bölgesinin imamı ebu Hanife’yi zindana sokan zihniyetin devletinde yine Ebu Hanifenin öğrencisi olan imamlar kadı olabilmiştir…

Bir küfr, yani nankörlük çeşididir fısk. Zalimlik de öyledir. Zalimler lanetlenmiştir. “ İyi bilinki Allah'ın laneti zalimlerin üzerinedir. ” hud: 18 Onların cezası ise şudur:
“ Onlar için cehennemden bir döşek, ve üstlerinde de örtüler vardır. İşte ZALİMLERİ biz böyle cezalandırırız.” A’raf: 41
Müminlerin velisi olan Allah, zalimlerin yardımcısı değildir:
“…………zalimlerin yardımcısı yoktur.” bakara: 270
“yardımcısı olmayanlar” 3:21 ve 22 ayetlerinde ise “kafirler” olarak tanıtılıyor…
“ Kafirler zalimlerin ta kendileridir.” bakara: 254 Ayetinde ise zalimin nankör hakkı örten, yani bir kafir olduğu bildiriliyor.

Bırakın zalim idareciye itaat etmeyi, onlara meyil duymak bile sizi ateşe layık yapar:

“ Zalimlere sakın en ufak bir meyil duymayın. Sonra size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız (evliyanız) yoktur. Sonra size (Allah da) yardım etmez!” hud: 113

“……iyi bilin ki Allah'ın laneti zalimlerin üzerinedir.” hud: 18
Zalimler kimlerdir?

“…….kim Allah'ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir.” bakara: 229

“……kim tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir.” 49:11

“….. ve kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte zalimler onlardır.” maide: 45

“İmana karşı küfrü seviyorlarsa babalarınızı ve kardeşlerinizi veliler edinmeyin. Sizden kim onları dost tutarsa işte zalimler onlardır.” tevbe:23

Şu ayete bakınız, zalimlere kafir diye hitap ediliyor:

“Muhakkak ki bu zalimlerin de, (geçmiş) arkadaşları gibi bir azap payı vardır, acele etmesinler. Va’d edildikleri günlerinden dolayı vay o kafirlerin haline!” zariyat: 59-60

“ ……gemi) cudi’ye oturdu. Zalim kavim yok olsun denildi.” hud: 44

11. surenin 116. ayetinde de görüleceği üzere zalimler suç işleyen insanlar olup çıkmışlardır.
Rüyasında içtiği su, uyuyan bir insanı nasıl doyurmazsa, bu günümüzde yaşanılan ve sahip olunan İslam adı takılan din de öyle olmuş işte… Hiçbir ihtiyacı gideremeyen, önü kesilmiş, uhrevi bir getirisi de olmayan böyle tahrif edilmiş bir din, adına İslam denilmekle ne kendini ne insanları ayakta tutar. Derler ya eşeğe altın semer de vursan eşek yine eşektir… Adama diyorsun e, bu eşek işte… Diyor ki iyi ama altın semeri var… Arkadaşlar bu din tahrif edilmiş değiştirilmiş felan değil artık islamla hiç alakası kalmamış tamamen tuhaf bir şeye dönüşmüş diyoruz, işte diyor ki adı İslam ve sorulursa biz müslümanız diyoruz ya…
Hem İslam adına (!) zalimlik yapanlar Müslüman bilinecek, fasıklara münafık denilmeyecek; hem de neden Müslümanlar bu durumda ve fırkalara ayrılmışlar diye sorulacak…

Bakara 8. ayetle başlayan ve 20. ayete kadar süren münafıklarla ilgili bölümü okuyunuz.

Sonra : “………Münafıklar, işte onlardır fasıklar” buyruğu ile biten tevbe suresi 67. ayete bakınız…

Dediğimiz gibi fasık genel tanımı ile “ bilerek, açıkça, çekinmeden günah işleyen, ve bunu yaptığı açıkça bilinen kişidir. Bu kişi inanmış görünen, fakat hakikatte inanamadığı için amel işlemesi ona zor gelen kişidir. Allah mesela namaz için “ şüphesiz bu Allah'a saygı duyanlardan başkasına ağır gelir” buyururken bunu bir kez daha anlamış oluyoruz. Anladığımız bir şey daha var ki namaz kılmayanın Allah'a saygı duymadığı açık bir bilgi iken, namaz kılmayana Müslüman diyenler Allah'a saygı duymamaktan ne kadar da korkmuyorlar anlamış değiliz. Fasıklık, az önce zikrettiğimiz ayetle de anlaşılacağı üzere: Bir şekilde de münafıklığın açıklığa, ortaya çıkmış halidir denilebilir.

Kişi için ameldir önemli olan, onun içindir ki;

“Kim bir günah işler de bu günah kendini kuşatırsa, onlar cehennem halkıdır. Orada ebedi kalacaklardır.” bakara: 81

Bazı insanlar günah işlemeyi hayatlarının bir parçası haline getirdikleri için öyle benimsemişlerdir ki günahsız yaşamak onlar için adeta susuz yaşamak gibidir. Hatta Allah, günah işlemezseniz sizi yok eder yerine günah işleyip tevbe eden bir topluluk yaratırdım diye günah işlemeyi emretmektedir.(!)

Bu insanlar o yüzden bakara suresi 81.ayete bakıp suçlarının kendilerini bayağı bir kuşattığını bildikleri için, hemen te’vile sarılıp bu ayet Müslümanları bağlamaz çünkü Yahudiler için inmiştir derler. Yahudiler kendi kavimlerini nasıl özel ve seçilmiş kavim görüyorlarsa, bunlar da tüm günahları ancak Yahudilerin işleyebileceğini, dolayısı ile tüm ceza ayetlerinin ancak Yahudilere söylenebileceğini düşünüyorlar demek ki… O halde ayette geçen “her kim “ lafzı her ne kadar tüm insanları ayırt etmeksizin kapsasa da onlara göre her kim demek Yahudi demek ya da Yahudilerden her kim demektir… Hatta Yahudilerden her kim tercümesi daha doğrudur çünkü Yahudiler suç işlemezse sanki cennete girecekleri için, suç işleyen Yahudilerden bahsedilip, onlara, suç işlemezlerse cennete girecekleri müjdelenmiş oluyor (!). Demek ki bizler de Yahudi olup suç işlememeli böylece ilkel dinimizden kurtulmalıyız haşa ve kella… Ama işte bu tip şahıslar insanı hayretler içinde bırakıyorlar. Günah işleyen başkaları hele de Yahudilerse mesele yok da, eğer günahı işleyen “ben” kavramı ise biraz fazla iyimser bakıyoruz galiba. Fakat küçümsenen kavramların çoğu hiç de küçük değil… Hele de günah (suç) kavramı hiç küçük değil. Adı üzerinde: Suç…

Son olarak şunu da dikkate alınız ki Kur'an ayetleri iman edenlere değil, iman edip Salih amel işleyenlere mükafat vaadi içeriyor. (Tin ve Asr surelerinde olduğu gibi)
“Andolsun apaçık ayetler indirdik. Onları fasıklardan başkası inkar etmez.”bakara:99 “onlara fasıklardan başkası nankörlük etmez, zıddını yaparak örtmez, kafirlik etmez: ve ma yekfuru bihâ illel fasigune…”

Bu ayet üzerine düşünün. Ne demektir fasıklardan başkası inkar etmez(kafirlik etmez). Allah'a inanmayanlara değil inanıp karşı gelenlere kafir deniliyor ama bunu bir türlü anlatamadık topluma nedense… Karşı gelmek demek “ben sana karşı geliyorum sen kimsin” demek değildir. Aynı şirk koşmak demek Allah bir değil ikidir demek olmadığı gibi… Allah günahları ben affederim diyor sen aracı koyuyorsun, Allah hak dua ancak Allah'a yapılır diyor sen peygambere, şeyhine, efendine dua ediyorsun, seni korusun diye nazar boncuğu putunu asıyor bir cam parçasından medet umuyorsun şirk oluyor… İşte Allah namaz kıl diyor kılmıyorsun, kafirleri dost edinme diyor ediniyorsun, yoksulları doyurmaya önayak ol diyor olmuyorsun, sana verdiğimden infak et diyor etmiyorsun, ayetlerimi gizleme korkma anlat diyor anlatmıyorsun, ne oluyor, karşı gelmiş oluyorsun. Unutma her uygulamadığın ayet senin için fısktır. Suçların seni kuşatırsa cehennemden çıkamazsın ey insan, Allah'tan kork…

Söylenmeye korkulan kafir kelimesinin rahatça söylenen zalim ve fasık kelimelerinden hiçbir farkı yoktur. Tek farkı fısk ve zulüm kafirliğin bir çeşididir.
İyi bilin ki, Allah'ın laneti zalimlerin üzerinedir buyuran Allah aynı duayı yapanları bize takdim ediyor:

“Aralarından bir ünleyici “Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun” diye ünledi” A’raf: 44-45’e bakınız.
Şimdi zalimleri tanıtan bazı ayet numaralarını incelemeniz için veriyoruz.
 Kafirler zalimdir.( Bakara:254 A’raf: 44-45)
 Allah'tan başkasına yalvaranlar zalim olur. (yunus: 106)
 Allah'a karşı yalan uyduranlar iftira atanlar en zalim kişilerdir. (hud: 1
 Ayetleri yalanlayan ve rasule uymayanlar zalimdir. (10:39) (11:44)(11:83)(a’raf:44-45)
 Allah ve rasulüne karşı sözünü tutmayan, adaleti emredeni öldüren (3:21)
 Bile bile hakkı gizleyen, değiştiren (2:59)
 Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyen (5:45)
 Delilleriyle Allah'ı bilip, sonra başka şeylere kulluk edenler (2:92) (3:86)
 Elleri ile yapıp öne sürdükleri dolayısı ile ölümü istemeyenler (2:95)



Not: Zalim, haksızlık yapmak demektir. Doğru bilgi, doğru amel, doğru söz yerine ne koyarsan koy adı zulümdür. Tecavüze uğrayan dinine yardım etmez tüm ömrünü nafile oruç ve namazla geçirsen dahi, tuttuğun oruç da kıldığın namaz da zulümdür, kaçıştır.

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
 
müslümanlar bir arada olmalı
 
Toptan Allah'ın dinine sarılmak budur. ayrı ayrı inançlarla bağımsız hareketlerle din olmaz.
İşiniz ve zamanınızı Allah'a adayın.
Nasıl?
 
Önce birbirimizi tanıyalım ve ne yapacağımızı öğrenelim. Sonrası kolay.
Allah yolu çizmiş zaten.
Ana Tema ne?
 
Malın ve canın Allahın bunu biliyorsun. Cennet karşılığında sattın sen onu... Şimdi malın canın ve kaybederim diye korktuğun eşin, işin, ticaretin, evin yurdun varsa sen uzak dur. Müslüman olunca sen de gel aramıza. Tek kural şu ki, adın kim olursa olsun müslüman ve kimle olursan ol müslümanlar toplumundansın. Cemaatin olamaz, örgütün olamaz.Tek başına karar veremez ve uygulayamazsın. Allahın dini için insan sözleri bağlayıcı değildir ve kur'an dışında kaynak olamaz.
Sonuç,
 
Bu site sadece müslümanlara açıktır ve adı müslüman olup kendi olmayanlarla bizim işimiz yok onlar da bizi rahatsız etmezlerse seviniriz...
 
Tam 42380 ziyaretçi (92636 klik) burdaydı!
kur'andan değerli okunacak ne var? O halde önce kur'an burada anlaşalım... Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol